Duyurular

Üstad Necip Fazil KISAKÜREK in vefatının 41.senei devriyesi münasebetiyle vakfımızda (25/05/2024)Cumartesi günü saat 16:30 da yapılacak olan hatim duasına Tüm Gönüldaşlarımız davetlidir.


Başbuğ Velilerden 33

 

Ezelle ebed arası Allah'a doğru giden evliya kervanları arasında en şanlısına ait 33 kolbaşılı "Altun Halka - Silsile-i Zeheb" çerçevesidir ki, keyfiyet ölçüsüyle temel sayısını, bütün kainat gibi O'ndan alır.


«Velîler Ordusu» kitabında hayatı anlatılan 333 Velînin içine, «Bir» sayısını Allah Resulüne verdikten sonra mukaddes emaneti O’ndan alıp günümüze kadar getiren, O’nunla beraber 33 büyük velî, esere bilhassa alınmamıştı. ... 


VAKFIMIZIN YENİ YAYIYININI BEKLEYİN 
                 

             "CÜMLE KAPISI"

                YAKINDA


Kayseri Hava Durumu
Anket
Döviz Bilgieri
Merkez Bankası Döviz Kuru
  ALIŞ   SATIŞ
USD 0   0
EURO 0   0
       
Özlü Sözler
Takvadan Kıymetli İzzet ve Şeref Yoktur
Sponsorlarımız
YALI ÇAPKINI

yalı çapkını 1

 

ben bir yalı çapkını

ya da bir düşünürüm

devrime sataşandır

akla ziyan ruh zayi

iskelet perişandır

 

hem bir yalı çapkını

yanında düşünürüm

yol ararım yok içimde

çok arar yok içinde

zokaya tutunurum

 

ben bir yalı çapkını

yengeç gibi yan gider

kalpsize giryan gelir

profesyonelim ki ben

kefensiz üryan giderim

gelinmezi görürüm

görünmeze ölürüm

 

ah bu devrim ikrarı

bitmez uzar karanlığa

korku dağları sarmış

insanda hayranlığa

 

hele bir demokrasi

kekre yalan ekşimiş

nefret şükür satılık

ihanetle cehalet

iç içe bir atımlık

 

 

alınır arı kararlar

ameli yarı kararlar

kul neylesin duada

yoğu varı kararlar

 

altın yumurtlar tavuk

partizan haris çiftçi

devleti kurban etmek

ister inatçı keçi

 

neylenir taht neylenir

bahtın bahtiyar değil

sahtesinden kim emin

tercih ihtiyar değil

yar sana yaren olsa

tek yıldızlık semada

 

 

yalı çapkını 2

 

o bir yalı çapkını

hem yalının sahibi

hem zeminin şaşkını

renklerinin muhibbi

 

o bir yalı çapkını

güneşe kanat serer

ayda izi varsa da

denizden nasip derer

 

o bir yalı çapkını

her işi acil tüfek

bülbül gibi utanır

kuzgun gibi gülerek

 

o bir yalı çapkını

çapkınlığı insandan

derdi derindir yorgun

hem de her lisandan

 

o bir yalı çapkını

fuzuli’den nem kapmış

badı saba gülleri

bahtı bahtiyar yapmış

 

örümcek ağı hamak

o bir yalı çapkını

emel sonsuza varmak

olmak sanat seçkini

 

o bir yalı çapkını

çile çeker sevinci

hapisane kaçkını

kul olmaktır övüncü

 

sema onunla döner

yıldızlar topaç gibi

elleri şiir kokar

hiddeti kırbaç gibi

 

o’nun gözü neslihan

kulağı hakim’dedir

varın yoğun kimdedir

tadar yalı çapkını

 

o bir yalı çapkını

gagası güneş taşır

ayaklarında rugan

yakamoza yakışır

 

o bir yalı çapkını

rengin parlak ustası

gökkuşağı çıkını

elbet ondan utanır

 

mor yeleği taze damat

sedef düğme venüstür

zaman gergefi dokur

yürek bezm-i elesttir

 

o bir yalı çapkını

eyfel satmış sülüne

paris kokmuş bir ayak

süleymandan biline

 

o bir yalı çapkını

mevlit okur varlığa

iman aksiyon olsa

dil düşer mi darlığa

 

sahte kahraman lain

düşecek aydınlığa

iblis kutsasa bile

gömecek karanlığa

 

alçak hain sahtesi

iblisin öz suhtesi

şehri yoklar her daim

münkirin cani sesi

 

o bir yalı çapkını

danışmanlık yaparken

yenik düşmüş nefsine

uğramış haksızlığa

 

o bir yalı çapkını

sağ kolunda köroğlu

sol yanında karaca

iblise mihnet oldu

 

o bir yalı çapkını

saçlarını yolsa da

tövbe nadim olsa da

aman vermez kaptımı

 

 

 

 

o bir yalı çapkını

kaderine kapılmış

avcılara tutulmuş

yolmuşlar kanadını

 

saygınlık erdemledir

saygı sevgi gerekçe

doymaz nefis iklimi

açlığını gördükçe

 

saydıkları her makam

saydıkları her insan

üretmez doğru kelam

yaşatmaz kadim selam

 

o bir yalı çapkını

yalıların yanması

onun aşkı yanında

kibrit çöpü kalması

 

o bir yalı çapkını

kocaman bir doğudur

ondaki imana bak

peygamber soluğudur

 

onu tüm kalelerle

onu makalelerle

onu tüm karelerle

çağırsak ne olurdu

 

 

 

 

hüseyni hüznü ile

çargahın hüsnü ile

ehlibeytin başı o

ehlibeytin beşi o

şehadetin başı o

çağırsak ne olurdu

 

o bir yalı çapkını

sinesinde hüseyin

kanatları hasandır

o bir yalı çapkını

 

o bir yalı çapkını

ibrahimin damında

deve arar gecede

kaptırdı mı gönlünü

 

o bir yalı çapkını

bin demet gül içinde

kendi gülünü seçer

varmak için gönlüne

dermek için gülünü

 

o bir yalı çapkını

hayali hatır yapar

bakışında yadigar

varsa yüreğin hoplar

 

bak bak da gör kör müsün

uçtu gitti bekliyor

dinazorların ilmi

kim kimi beklemiyor

 

ah bre yalı çapkını

bana tevarüs eden

gözlerindir bilesin

gözlerin sözlerindir

 

senin yitik cevherin

bela dedik doğarken

zehirle pişen aşa

kimse gelesi değil

 

zehri tarumar eden

tiryakın kokusu var

bıraktığın tereke

varlığın dokusu var

 

 

 

 

yalı çapkını 3

 

ben bir delikanlıyım

hem de yalı çapkını

kul olduğumdan beri

yatakların kaçkını

 

gece bir göz üstümde

sırrını bana veren

“gündüzler size kalsın”

yıldızları devşiren

 

geceler kırık dökük

maverayı heceler

sırtıma yüklemişler

alyanaklı cüceler

 

geceler yarım oldu

emel ahyarım oldu

temelim heyelanda

ahbes ağyarım oldu

 

ben bir delikanlıyım

hem de yalı çapkını

rengistana borçluyum

hatiplerin bıçkını

 

seheri iple çeker

gündüz limana bağlar

gecemi çaldı diye

düşüne durmaz ağlar

 

gör gönül neler çeker

çeker derdi sohbeti

iğne deliği geçer

geçmez gece nöbeti

 

osman ayağıma bak

“ayaklarım düşünür”

osman “demirden soğuk”

“söyle nasıl yaşanır”

 

ben bir yalı çapkını

hem sever hem ağlarım

hayat nasipte gizli

hem keser hem bağlarım

 

ben bir yalı çapkını

cepkeni delikanlı

cepkeni kıskanırlar

ütülü tertipliyim

onu benden sanırlar

 

sizler bana bakmayın

yıldızlara bakın da

yıldızlar karışmasın

yağmur paralel yağsın

damlalar kırışmasın

 

bende sanat manat yok

içimden gelen biçim

içimdeki bir kaset

belki belki de hasret

belki bitmiş bir niçin

 

 

her şeyi söyleyemem

hastalık bende kalsın

ben bir yalı çapkını

yiğitlik sende kalsın

 

bir akılla üç olmaz

akılsız da hiç olmaz

iblis atar güç olmaz

ben bir delikanlıyım

 

gaga gagaya verip

çevrimiçi gül gibi

sevişiriz seherde

aydınlık gönül gibi

 

ben bir yalı çapkını

konferansım her yöne

dinlemekte alemi

aydınlansın her yöre

 

kefenini yırt da gel

geleceği yut da gel

adını unut da gel

ben bir yalı çapkını

 

 

 

 

karunla gelme bana

kurumla gelme bana

serumla gelme bana

ben bir yalı çapkını

cepkeni delikanlı

 

“reis bey”den izin al

“bir adam yarat da” gel

her yaprak “büyükdoğu”

sessizce olur ecel

ben bir yalı çapkını

cepkeni delikanlı

 

“mazlumlar”a bir göz at

zalimden olmaz murat

“mümin ile kafir” zat

ben bir yalı çapkını

cepkeni delikanlı

 

 

 

 

 

yalı çapkını 4

 

gözüm yalı çapkını

nefsim delikanlıdır

ayağımda deniz kanı

kanat serinkanlıdır

 

gagam kısmet peşinde

yalı çapkınıyız ya

barbaros tek enişte

alicenaplarıyla

 

su kuşu der dağlısı

süslü kuş der bağlısı

yalı çapkını de ki

mavi deki yeşil de

 

med vakti okyanuslar

nehir ırmak dereler

göl deniz bir de kamus

yalı çapkını derler

 

başım genel kurmayı

göğsümde şehit kanı

gagamız türk süngüsü

bahane aramayız

donatırız cihanı

 

 

 

 

varlık kanadımda tüy

tüyümde revnaktır

rengim açılan sema

mevlana barınaktır

 

ben bir yalı çapkını

cepkeni delikanlı

hiç biri üç etmeyiz

her suçu hiç etmeyiz

 

dilimizde halık var

istanbul yerlisiyiz

yenimizde gizimiz

gök sarsa aşkımızı

her yerin yerlisiyiz

 

sanırlar sema sırtı

bizim omurgamızda

sema sorar geç kalsak

yıldız sorgularında

hey hey yalı çapkını

cepkeni delikanlı

 

bekri tevazu bende

adalet mevzu bende

ayağım afif perde

hey hey yalı çapkını

 

 

 

 

ya aslan ağzı gagam

dosdoğru hakka doğru

zülfikardır deryada

düldülüm hakka doğru

hey hey yalı çapkını

cepkeni delikanlı

 

hakim de ben kul da ben

tayfun olsa dulda ben

everest senin gölgen

ona giden yol da ben

yalı çapkını hey hey

yıldız çıkını hey hey

 

aç aç bitmez asuman

yürek oldukça iman

doldukça gözlerimiz

rahmet inecek inan

 

 

yalı çapkını 5

 

tuzdan tozdan atmosfer

erimiş dünyasında

yalı çapkını görmüş

pirinin rüyasında

 

annesi ağıt yükü

gözü buğu bulanık

yaralar eski dünkü

gözyaşı gelecekte

 

börtü böcek balıklar

günlük menü nasipten

evladı ayal anlar

sınırlar ah sınırlar

sınırların sahibi

her an bize mihmandar

 

sanırlar renge düştük

renksizliğe üşüştük

ben bir yalı çapkını

cepkeni delikanlı

 

ayaz sıcak keder mi

sulu sepken kader mi

kazadan kaderden geç

su kuşuna kadar mı

 

 

 

 

şeytana satma günah

yükünü üslen taşı

her yiğit bilmeli ki

atıp yediği taşı

şeytana satma seni

yapma akla eseni

 

son nebinin yüz suyu

sakarya türküsü var

fuzuliden hep akan

sessizliği o duyar

 

gediz menderes asi

kızılırmak abisi

celali ceyhan seyhan

melal meriç velisi

 

ırmak ırmak bilirim

nehir nehir akarak

göz yaşım gibi sıcak

şelaleden sarkarak

 

yalı çapkını derler

suyla şarkı söylerim

suyu ben beslerim

rabbimden alıp emir

 

rabbin eli ruhumdur

herkes bir oyun kurar

ben sevinçten uçarım

rabbim elin ruhumdur

 

yalı çapkını kulun

boynunda aşk halkası

zakirim şakirim hep

çilem milat mı acep

 

şükrüm gagamın boyu

dün affına talibim

bugün iznin olursa

okyanuslar sevgilim

 

sevgilim coşar patlar

nimeti bana saklar

rengi kaçmamış atlar

şükrüme şahit olur

 

nerden bileceksiniz

suda katı suratı

dali’nin saati gibi

uzak zaman gösterir

 

 

 

 

yalı çapkını 6

 

arkeolojik sularda

izimiz büyür gizil

musa’ya ürperen nil

taşır halkalarında

 

ancelo’nun musası

dibi tutmuş taştandır

altında cehennemin

su görmemiş baştandır

 

roma’da imparator

kimi tutar bilinmez

kini tutar görülmez

adım adım geleni

 

isa’nın eli değmiş

avrupa’nın kanına

ortasından çatlamış

roma uğrar kırıma

 

ben bir yalı çapkını

cepkeni delikanlı

onbeşinde bakire

meryem sinede saklı

 

 

salome’deki tiraj

tarihin hikayesi

her virane bir viraj

yahudi vikayesi

 

ne roma’nın görkemi

ne firavun erkesi

kalanı etnoğrafta

antik yunan ertesi

 

homer şair homer söz

yunan intihalde uz

iskenderiye bir köz

roma patlamış karpuz

 

göz yaşında boğulmuş

her takvimden koğulmuş

homer’in destanında

cinler kahraman olmuş

 

ben bir yalı çapkını

bir homer’im olsaydı

bir şeyim olmasaydı

her destanda yaşardım

yaşadıkça şaşardım

 

bilirim çok yaşamam

az da olsa ömrümüz

murat alır görürüz

yaşayanın sırrını

 

örneğin hakim olsa

adım yadında kalsa

her cenneti değişmem

hakim kapımı çalsa

 

 

 

 

hafakanlar içinde

hayal düşler içinde

hakim yürüdü gitti

 

yandı keten helva hey

yandı dünya yandı söz

bir dansöz gibi her şey

döndü durdu durmadan

 

sözün bittiği yeri

tam gördüm görmesine

lakin ölü gözüyle

ruhun gittiği yeri

 

ermek için benden geç

der deli derviş çok geç

girmek için beden seç

ermek için benden geç

 

bilge dünyam yıkıldı

hangi kapı çalınır

bilmiyorum takıldım

geri nasıl alınır

 

diyorsun ki “aşk olsun”

terk etsene kalanı

göreceksin dikkat et

yaşadığın yalanı

 

 

 

 

aşk olsun senle kalan

ne var geride kalan

seni tartmaz o yalan

oyunlara dalmadan

 

aşkını güldür güldür

güldür ki ömür olsun

cennetin sadrındaki

pirin birdir bir olsun

 

ben bir yalı çapkını

uykularım kaçtı mı

dalarım okyanusa

 

efendimi ararım

çay içimi muhabbet

hal hatırı sorarım

gönül içinde sohbet

 

kafatası sefertas

yürür durmaz her yane

yunus gibi meyhane

kafatası sefertas

 

şiir içinde şair

şair içinde şiir

şair şiir dışında

şiir düşman başına

 

 

 

 

her söz söylenmez dedik

her sözü söylüyorlar

niçin nasıl bilmedik

iblisi eğliyorlar

 

iblis bir olta verir

balığı sana vermez

yalı çapkını söyle

gören kim kimi görmez

 

yalancı tanık tutar

“tanrı” der sanık tutar

ne tutar tutsun amma

cahimde dibi tutar

 

ömür üzgün takvimden

zaman kızgın vakitten

eylem bıkmış takipten

 

ben bir yalı çapkını

cepkeni delikanlı

cebinde mor masalı

ben bir yalı çapkını

 

 

yalı çapkını 7

 

ve çevre çevre nur

ve çevre çevre nur

çocuklar gibi özgür

özgürlükte sır onur

 

“tanrı kulundan” dinle

tüm “dinlediklerim”i

hele iki zamiri

“o ve ben”den içeri

ben ki yalı çapkını

 

sıra sıra padişah

çeşit çeşit mazlumlar

bu gözler ve şahdamar

esrarı bozan şamar

sen bir yalı çapkını

mahpushane kaçkını

 

hiç sabaha görünme

akşamlar serin ve kara

vur kendini kaldırımlara

ıslak ve soğuk zemin

pejmürde ve perişan

 

her şey değil senin

ben bir yalı kaçkını

bıçkını delikanlıların

 

 

 

 

hele bir salih var ya

hem de haddehaneli

parmaksız salih diye

diyetinde ödeşir

parmağını üleşir

hem bir yalı kaçkını

cepkeni delikanlı

 

her şey tohum’da gizli

mümkün tohumla vardır

savaş olmak içinse

dünya tohum kadardır

 

abdülhamit vahdettin

tesbihin taneleri

dudakta bir tebessüm

kaderin cilveleri

 

konferanslar bir dizi

olmak oluşmak için

yoklar gözlerimizi

o’na kavuşmak için

 

ah o şerrin nimeti

ne şiirler söyletir

hem anlarsın mihneti

namertler şöhretidir.

 

 

 

 

sen ki yalı çapkını

çapsız cendere gördün

kamusluk çapta ördün

ideolocya’mızı

aşkımızın seçkini

 

kütüphane çapında

eser eser hep eser

dileriz ki müyesser

ola devlet kapında

 

ilk baharı severim

kıştan sıyrıldım diye

geceyi sabah eden

sabahı seherleyen

 

şeker bal tadında

çikolata renginde

geceden çıkıp seher

serini büyülesin

 

gaganı kaldır göğe

denge geriden gelir

nasip olacak öğe

elbet vaktinde gelir

 

 

 

 

kime kısmettir eylem

kime nasiptir kelam

eyleminde depit var

söyleminden idamlar

 

elvan elvan devranlar

ah “başsız başsız” anlar

bir zaman gelecek ki

baş olacak korkanlar

 

merdini kor kenara

namerdi seçer eller

hakka münkir olanlar

namertten daha beter

 

gözünü dik yıldıza

sevgi içinden gelir

kader tutacak gökte

yıldız erkenden gelir

 

 

 

yalı çapkını 8

 

mevsimler mevsimlere

böyle geçermiş üstad

müridin olmak cennet

tilmizine ulaşmak

kazanılmış açık baht

 

yalı çapkını bahara

uykuda kalmış gibi

sonbaharda uyanmış

çevresinde horlanmış

görünmüş devlet gibi

 

abdulhakim efendi

tutar da bırakır mı

elle belle dil fendi

nefsi sinede yendi

abdulhakim efendi

tutarsa bırakır mı

 

ben bir yalı çapkını

cepkeni delikanlı

gördüm işin sonunu

sonun bile sonunu

 

elbet insan bakidir

cennet cehennem dahil

nerden bilsin o cahil

murad murid ekidir

 

 

 

 

baharda sehere bak

eşyalar yakın uzak

duyguya kurar tuzak

sümbül korkarak açar

 

bahar bu seheri şen

kanadına yüklenen

nefsin ağır isteği

taşar erteye neşen

 

bahardır baş belamız

“ben isterim belayı”

“çü ister bela beni”

anmam mı mevlanayı

 

fuzuli çilesidir

bahara ermek için

bahardan gelmek imiş

bahar getirmek için

 

ben ki yalı çapkını

cepkeni delikanlı

yaz ayları reng-i hab

uykuda kal uyarma

uyanmasın şu mehtap

 

acı avlanır avda

yaz ayları bir sevda

o da gelir geçermiş

güz gülleri meydanda

 

 

 

 

yeşilden sarıya dek

kıpkızıl yaprak döner

kızıl kahverengiye

güz bir gazel mevsimi

 

mevsimler değişse de

yediğimiz hep aynı

rezzak böyle buyurdu

haristir doymayanı

 

nefsi güvende olan

kalacak mı dünyada

nefis aldatır ruhu

hem saim hem rüyada

 

lerzesiz sessiz yağar

kar cenab’ın kışında

oysa yalı çapkını

orak ayı başında

 

o bir yalı çapkını

cepkeni delikanlı

kışları yazda yaşar

yazın üşür ayazda

 

zevk denilen bir atom

param parça eyliyor

nefsin elinde baston

koşuya devam diyor

 

 

 

 

tek başına doldurur

koca kütüphaneyi

nefis dijital olsa

doldurur mu mideyi

 

hikayeler mi neler

gazeteler dergiler

lahit gibi yazara

çıkmaz girse kazara

 

sevgisini görmedim

hiç açları doymuyor

gece gündüz sözlük yer

hiçbir dala konmuyor.

 

geçen gün mezardır

gazetede yazılar

goygoy geyik gırladır

her ne yapsa kuzular

 

dünün yoksa yarın var

günün yoksa kârın var

yarın hayaldir orda

senin orda zarın var

 

“gel etme eyleme” ki

inadına geçer mevsim

“nesim-i nev bahar”dan

düşer dilsiz adresin

 

 

 

 

sen bir yalı çapkını

kal ustaca mevsimde

ecel gelir öteden

ötenin ötesinde

 

kah çıkar üst kültüre

aklıma öğretirim

kah iner halkevine

kendimi öğrenirim

 

ben hayat devlet millet

izzet iffet şeref şan

hepsini kucaklayan

tasavvuftan bir nişan

 

efendim iki gözüm

bir cümlecik tek sözün

suda bıraktı beni

susuzluğu tat diye

 

aman efendim aman

dizim tutmaz korkudan

senden olursa derman

sular perişan olur

 

hiç istemem çelengi

omuz ver yeter bana

sıcacık iki damla

beni taşır cihana

 

 

 

 

hiç kimse benim kadar

ölümle güreşmedi

ölüm aşka açılan

en acil özel kapı

vatana giriş yeri

 

girişe özel vize

ebedi olan ölüm

burada bir tebessüm

hayalde bir teressüm

 

kaç kere öldüm öldüm

ölümü içime gömdüm

ölü değildi gördüğüm

öldürdüğüm hiç değildi

çok ağladım az güldüm

öldüm öldüm dirildim

 

yalın bir sanatçıyım

yalın ayak yalınkılıç

yalıçapkını dalgıç

dalgalarla dalga geçen

 

 

 

 

 

 

 

 

 



Mustafa Özer (özer Koç)
Okunma Sayısı: 1012


18.97.14.82








YAZARIN DİĞER YAZILARI

Başkan'ın Mesajı
Aidat Borcu Sorgulama
Köşe Yazıları
Mustafa Kanlıoğlu

Mustafa Kanlıoğlu

Mustafa Özer (özer Koç)

Ahmed ceemal El Hamevi

Prf.Dr.Serdar demirel

N.Mehmet Solmaz

Mustafa Özer (özer Koç)

Mustafa Miyasoğlu

Mustafa Ekinci

Galip Boztoprak

Şeyma Kısakürek Sönmezocak

Mustafa Kanlıoğlu

Mustafa cabat

Ebubekir Sifil

Ali Biraderoğlu

İbrahim Ulueren

Mustafa Özer (özer Koç)

Ali Biraderoğlu

Mustafa cabat

Günlük Gazeteler
Sponsorlarımız

Kayseri Eğitim ve Kültür Vakfı

© Copyright 2020  V4.1 Tüm Hakları Saklıdır. | Vakıf Sitesi


Top